Sep 5, 2024
Book
This article explores Seneca's life, philosophy, and his work “Moral Letters,” emphasizing his timeless wisdom. Seneca addresses themes like happiness, virtue, and human relationships, offering guidance on living a fulfilling life. His Stoic teachings resonate today, blending ancient insights with modern relevance, and providing a thoughtful guide on resilience, simplicity, and inner peace for navigating life's complexities.
Seneca Kimdir?
Düşünür, oyun yazarı, devlet insanı ve Roma Stoası (Yeni Stoa) dönemi kurucu filozoflarından olan Lucius Annaeus Seneca, MÖ 4 yılında Cordoba, Hispanya’da üç çocuklu ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Ailesinin de imkanları sayesinde iyi eğitim alan Seneca daha sonra avukat olarak da çalışmıştır.
Özellikle rönesans çağında kendisinden büyük bir övgüyle bahsedilen Seneca MS 65 yılında hayata veda etmesine rağmen eserlerinde kaleme aldığı tartışmalarıyla her çağın insanı olarak ölümsüzlüğe kavuşmuştur. Ayrıca dile getirdiği düşünceler ve yaşam pratiğiyle kendinden sonraki nesiller üzerinde muazzam bir etki bırakmıştır.
Seneca’nın Hayatı
Seneca’nın felsefeye olan ilgisi annesi Helvia’nın yönlendirmesi ile başlamıştır. Ancak ilerleyen dönemde Seneca’nın felsefeye olan aşırı düşkünlüğü babasını telaşlandırmıştır; çünkü İmparator Tiberius gençliği saran bu felsefe akımlarına hiç sıcak bakmıyor, garip kılıklı ve tavırlı bu kişileri Roma’dan uzaklaştırıyordu. Bu yüzden baba Seneca, Anne Helvia’nın aksine oğullarını daha çok devlet yönetimi için hazırlamak istemiştir. Baba Seneca, bu amaçla oğlu Seneca’nın iyi konuşma sanatı almasını sağlamıştır. Nitekim kendisi de; dönemin ünlü bir hatibi, yazar, retorik öğretmenidir. Babasının çabasına rağmen Seneca, felsefe eğitiminde ileri gelenlerin Roma’da olmasının da etkisiyle, felsefe ile olan ilişkisini yakından sürdürmüştür. Nitekim bu dönemde Stoa ve Pisagor öğretilerine ilgi duymuştur. Öyle ki yine dönemin önde gelen düşünürlerinden Pisagorcu Sotion’un etkisi ile pisagor öğretisindeki et yememe kuralına uyarak “etyemez” dahi olmuştur. Ama bu durum, zaten çocukluğundan beri bozuk olan sağlığının daha da kötüye gitmesine neden olmuştur. Ardından babasının ısrarı ile bu kararından vazgeçmiştir. Nihayetinde Baba Seneca oğlunun sağlığını düzeltmek ve felsefeden uzaklaştırmak için onu ilk önce Pompei’ye, sonra Mısır’a göndermiştir. İlk evliliğini de burada yapmıştır. MS 31 yılına gelindiğinde, 28 yaşında, tekrar Roma’ya dönmüştür.
Seneca ayrıca belagat sanatındaki yetenekleri sayesinde de büyük bir üne kavuşmuştur. Bu özellikleri özellikle Roma’ya tekrar dönerek siyaset ile daha yakından ilgilendiği ve avukat olarak çalıştığı dönemde daha da öne çıkmıştır. Hatta, bu süreç içinde quaestorluk (Roma’da bürokratik sınıfa seçilmiş devlet memurluğu) makamına yükselen Seneca, imparatorluğun mali işleriyle de ilgilenmiştir.
Nitekim dikkatleri üzerine çekmesiyle Tiverius’un yerine geçen imparator Caligula’nın kendisine karşı daha fazla haset duymasına neden olmuştur. Bu durum onu ölümle burun buruna getirmiştir. Kıskanç İmparator Caligula’nın deyimiyle “kum taneleri” gibi akıp giden üslubu ölüm nedeniydi.
Sürgün edilmesine gösterilen bir diğer neden de İmparatoriçe Messalina’nın eşine (İmparator Caligula’ya) karşı hissettiği kıskançlığın olduğu gösterilmektedir. Messalina bu kıskançlık nedeniyle Seneca ile Julia (İmparator Caligula’nın kardeşi) arasında dedikodu çıkardığı belirtilmektedir. Sonuç itibariyle, bu durum imparatorun ikna edilmesiyle son bulmuş ve Seneca’nın Korsika’ya sürgüne gönderilmiştir. Böylece Seneca ölümün eşiğinden dönmüştür.
Seneca sürgünde geçireceği ilk yıllara başlarda katlanabilmişse de zaman içinde Roma’ya dönmeyi daha çok arzulamıştır. Bu amaçla girişimlerde bulunmuşsa da dönebilmesi ancak MS 44 yıllarında mümkün olmuştur. Döndüğünde artık kendisine daha saygın bir yer edinmiş olsa da bu dönüş aynı zamanda onun sonunun başlangıcı da olmuştur. Çünkü Claudius (Caligula’dan sonra tahta geçen imparator) ve eşi Agrippina’nın (Caligula’nın kızı) evlat edindikleri çocukları Neron’un eğitimi amacıyla amacıyla döndüğü Roma’da ikinci kez “intihar” cezası ile cezalandırılmıştır. Üstelik bu cezayı veren kişi de eğitimiyle ilgilendiği Neron’un ta kendisidir. Neron, annesi Agrippina’nın öldürülmesini de emretmiştir.
“Sonra tek bir vuruşla, kollarının atardamarlarını hançerle kesmiş. Zayıflanmış olan yaşlı Seneca’nın kanı öylesine yavaş akıyormuş ki bacakları ve dizlerindeki damarları da açmak zorunda kalmıştır.”
Ahlak Mektupları Hakkında
Seneca kim olduğu ve hayatındaki bazı önemli gelişmeleri ele aldıktan sonra artık eseri Ahlak Mektupları hakkında konuşabiliriz. Bu eseri kaleme aldığı zamanlar ölümünden kısa süre öncedir. Bu mektupları Sicilya valisi olan Lucilius’a yazılmıştır. Yazılan mektupların tamamının yayınlanmak üzere olduğunu düşünülmektedir. Nitekim Seneca bir mektubunda “Çalışmaların ünlü, seçkin bir insan olmanı sağlayacak” demektedir.
Seneca Ahlak Mektupları ile günlük konulardan yola çıkarak mutluluk, zenginlik-fakirlik, ölüm, dostluk, iyi-kötü, hukuk, felsefe, yaşamın özü, bilgelik, geçmiş-gelecek kaygısı, erdem, toplumsallık gibi yaşamın içinden olan konuları ele almaktadır. Üstelik yürüttüğü akıllar bu konularla da sınırlı kalmamıştır. Seneca ele aldığı konuların etrafında pek çok farklı konuya da temas etmektedir. Sunduğu yaşam pratikleri ile okuyucu içine alan tartışmalar başlamaktadır.
Özellikle günümüz tartışmaları göz önünde bulundurulduğunda ele aldığı konuların ölümsüzlüğü çarpıcı bir gerçeği göz önüne sermektedir. Ayrıca kimi bölümlerde içinde olduğu toplumun resmini çizmesiyle şaşkınlık yaratan bir başka gerçeği de yine görünür kılmaktadır: aradan geçen binlerce yıldan sonra dahi toplumların yaşadığı karın ağrıları varlığını sürdürmektedir. Bu yönüyle Seneca’nın yürüttüğü tartışmalar ile yaptığı gözlemlerin günümüz ile bağlantısı okuyucuda rahatlıkla kurulabilmektedir.
Kitabı okurken fark ettiğim başka bir ayrıntı da esasen modern psikolojinin belirli bir çerçevede, sistematik olarak ele aldığı konuların bu kitapta satır aralarında tespitler halinde ele alınmış olmasıdır. Seneca, Lucilius vasıtasıyla mesajlarını binlerce yıl ötesine iletmektedir. Kaldı ki gelişen ve değişen dünyamızda insanların karşı karşıya kaldığı zorlukların Seneca’nın bu ölümsüz eserini bir başucu kitabı haline getireceği ortadır.
Eserin ortaya çıkış şekli itibariyle başvururken herhangi bir mektubunu açıp okumanız mümkün. Buna karşın ele aldığı konuların, kitap haline getirilmesi tekniği açısından, bir tasnife tabi tutulmaması nedeniyle önceden seçilerek okunması mümkün olmayacaktır. Bu yüzden daha sonra ilgili konulara dönebilmeniz açısından okuduğunuz bölümlerde geçen konuları gösteren etiketler koymanız işe yarar bir öneri olabilir.
Seneca yine bir mektubunda kurduğumuz arkadaşlıkların zamandan ve mekandan bağımsız olabileceği fikrini ortaya atmaktadır. Kitabı okurken en yoğun hissettiğim duygu tam da bu oldu. Seneca ile son derece samimi ve akıllıca yürütülen bir sohbetin içinde buldum her defasında kendimi. Bu da onun ortaya attığı fikrin hayat bulmasına imkan tanıdı.
Nihayetinde, kitabı bitirdiğim bitirdiğimde, öğütlediği şekilde iyi bir yazar ve kitabı ile geçirdiğim onca güzel vakitten aldığım tad damağımda kalmıştı.
Eğer siz de okuduklarınız üzerine tartışmak, farklı bakış açıları kazanarak düşün dünyanızı zenginleştirmek ve dahası hayatınıza yeni anlam katmak isterseniz topluluğumuza katılın!